1800’lü yıllarda
batılı insanların gözünde beyaz ten; güzelliğin ve
asaletin vazgeçilmez öğesini oluşturuyordu. Ancak XX.
yüzyılda sanayi toplumları ve kentsel
yaşam geliştikçe insanlar iç mekanlarda çalışmaya
başladılar ve ten rengine bakış açısı da değişti.
Esmerleşmek, gezmek için imkanı ve zamanı olanların,
bir ayrıcalığı olarak kabul edilmeye başlandı. Sonuç
olarak insanlar kendilerini sere serpe güneşe teslim
etmeye başladılar.
Güneşin sayısız
yararları olduğu bir gerçek ancak bu yararlarından
faydalanırken zararlarından da korunmak gerekiyor.
Ülkemiz gibi güneşten yana şanslı olan yerlerde
özellikle yaz aylarında zararlarının bir adım öne
geçtiğini unutmadan güneşin tadının çıkartılması
gerekmektedir.
Tüm tıp camiası olarak
herkes belli saatlerde güneşe çıkmayın diğer
zamanlarda da mutlaka korunmayı ihmal etmeyin dese
de plajlarda hala bütün gün boyunca iğne atsanız
yere düşmüyor ve öğle saatlerinde bile insanlar
güneşlenmeye devam ediyorlar.
Peki çok istenen
bronzlaşma nasıl oluşur? Güneş ışınlarına maruz
kalan ciltte DNA parçaları zarar görmektedir. Buna
cevap olarak cilt kendini korumak için melanin(yani
cilde rengini veren pigmentler) üretmeye başlar.
Melanin de cilt rengini koyulaştırır.
Yani çok özenerek
oluşturmaya çalıştırdığımız bronz renk aslında
ultraviyole ışınlarının oluşturduğu zarar karşısında
cildin kendisini korumak için melanin sayısını
artırarak dönüştüğü renktir.
İnsanlarda açıktan
koyuya doğru giden 6 tip cilt vardır. Özellikle ilk
3 cilt tipinde bronzlaşma nerdeyse hiç olmaz ve
güneş hasarlarına daha duyarlıdır. Bu kişilerin
güneşten çok iyi korunmaları gerekmektedir.
Güneş Hasarları:
Hiperplazi: Güneşe maruz kalan
cilt normalden daha fazla kalınlaşır ve köselemsi
kaba bir görünüm oluşur.
Hiperpigmentasyon: Tüm vücutta
ama daha çok ellerde ve yüzde koyu lekeler oluşur.
Çiller: Yüzde çiller oluşur.
Hipopigmentasyon: Ciltte oluşan
beyaz lekelerdir. Aslında rengini kaybetmiş deri
alanlarıdır.
Photoaging: Güneşe bağlı
yaşlanmayı ifade eder ve yaşa bağlı değildir. Uzun
süre güneşe maruz kalındığında derideki desteği
sağlayan kollagen lifleri hasar görür. Cilt
desteğinin kaybına bağlı olarak da derin çizgiler
oluşur.
Aktinik Keratoz: Çok güneş
gören bölgelerde görülen kahverengi lezyonlardır.
Estetik olarak rahatsızlık verebileceği gibi cilt
kanserine dönüşme potansiyeli de vardır.
Cilt Kanseri: Güneş deri
hücrelerinde DNA bozulmasına yol açmakta ve genetik
yapıyı değiştirerek kanser hücrelerinin çoğalmasına
neden olmaktadır.
Tedavi Yöntemleri:
Tüm oluşan hasarlar ve
nedenleri düşünüldüğünde tedavinin öncelikle
oluşmasını engellemek olduğu aşikardır. Sokağa
çıkarken dahi kullanılacak yüksek koruma faktörlü
kremler bu zararların oluşmasını en aza
indirebilmektedir.
Mezoterapi:
Yine tedavi edici ve
koruyucu mezoterapi uygulamaları ile cildin nem,
mineral ve vitamin kayıplarını giderir. Güneşe ve
çevre faktörlerine cildin dayanıklılığını artırır ve
kollagen sentezini uyararak yerçekimine direnci
artırarak yaşlanmayı geciktirir. Tıbbi bir tedavi
olduğundan hekimler tarafından uygulanması
gerekmektedir.
Kimyasal Peeling:
Kimyasal peeling işlemi
meyve asitleri kullanılarak derinin üst tabakasının
soyulması işlemidir. Hafif ve yüzeysel peelingler
derinin üst tabakasında bulunan ölü hücreleri
temizlemek için kullanılırlar. Ancak derin peeling
medikal bir tedavidir ve derinin derin soyulma
işlemidir. Hekimler tarafından dikkatle
uygulanmalıdır. Derin peeling, derinin üst
tabakasını istenilen derinlikte soyarak lekelerin
azalmasına, ölü hücrelerin ve siyah noktaların
temizlenmesine, akne oluşumunun azalmasına, cildin
yağ salgısının düzenlenmesine, neminin
artırılmasına, alttaki kollagen sentezini artırarak
yerçekimine dayanıklılığın artırılmasına ve yüzdeki
çizgilerin tedavi edilmesinde kullanılır.
Photorejuvenation:
IPL( İntense Pulse
Light) ile cilt tedavisi, son yıllarda cildi
soymadan ve hastayı günlük yaşantısından
uzaklaştırmadan cilt problemlerini çözme amaçlı
lasere alternatif olarak geliştirilmiş son derece
etkili bir tedavi yöntemidir. Photorejuvenation
laser e peeling uygulamalarından farklı olarak cilt
soyucu bir işlem değildir. Cildin belirli
tabakalarına etki ederek kolagen sentezinin
artırılmasını sağlar. Lekelerin sağlam hücrelere
zarar vermeden tedavisine imkan verir. Güneşe ve
yaşlanmaya bağlı izlerin ve sorunların giderilmesini
sağlar. Akne tedavisinde yarattığı ısı ile
mikropların yok edilmesine yol açar. Derinin nem
oranını ve kan dolaşımını artırarak savunma
mekanizmasını güçlendirir.
Daha önce de
belirttiğim gibi tüm bu tedavilerin başlangıç
noktası oluşmalarını engellemektir. Sonrasında ise
ilerlemelerine engel olmak için gerekli önlemlerin
alınmasıdır. Problemler ne kadar ilerlemişse geri
döndürme şansı o denli az olacaktır. Ülkemiz
şartlarında 30’lu yaşlardan sonra mutlaka cilt
sağlına önem verilmesi ve medikal tedavilerin
uygulanması gerekmektedir. İyi bir muayene sonucunda
ortaya çıkmış veya çıkacağını öngördüğümüz
problemler ortaya konarak kişiye özel tedavi
programı uygulanması gerekir. Yaşlanmayı durdurmak
mümkün olmasa da iyi ve sağlıklı yaşlanmanın mümkün
olabileceğini unutmayalım. |